31 Aralık 2017 Pazar

Zor durumda kaldığında okunur...

"SÜMMES SEBİLA YESSERAHU" zikri
Zorda mı kaldın? “İşlerin yolunda gitmiyor mu?
Zor durumda kaldığında,maddi ve manevi kapıların kapandığında Rabbine bu Âyet-i Kerimle dua et.
İnşallah seni en kısa zamanda kurtaracakdır.
Abese süresi 20 nci Âyet-i Kerime
Abdestli veya abdestsiz hergün okumayı vird edinenin işleri yoluna girer tecrübe edilmiş zikirlerdir.Günde hiç olmazsa 7 kere okunmalıdır.BİRDE ANLIK OKUMALARI vardır anlık etkiler için.Bu sabır işidir”
“Summes sebîla yesserahu.”
‎ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ
Manası: Sonra ona, doğumunu, seçeceği yolu, mutluluğu, hidayeti, çevresinden yararlanmayı kolaylaştırdı.. Alıntı.

4 Aralık 2017 Pazartesi

528Hz Frekansının iyileştirici gücü. DNA onarıcı müzik.

Titreşimlerin İyileştirici Gücü…
Meksika Körfezinde ses dalgalarıyla yapılan bir çalışma ile körfezin pis suyu büyük ölçüde ve hatta 1 günde temizlenerek tekrar yunusların geldiği ve balıkların çoğaldığı görülmüştür.
Sevgi frekansı olarak adlandırılan 528 Hz titreşimleri, varolan herşeyin kalbine dokunabiliyor. Tüm varlıkların kendine has titreşimleri var, hatta içimizdeki organların da ayrı ayrı titreşimleri olduğu hesaplanmış durumda. Qigong’un ileri seviye ses tonlaması çalışmalarında bu organlara “chanting” dediğimiz ses dalgalarıyla titreşim gönderiyoruz ve bu organlardaki hücrelerin titreşerek iyileşmesini sağlıyoruz. Ses tonlamasına destek olarak dinlediğiniz müziklerin de uygun frekansta olması şifaya destek olabiliyor.
Nedir bu titreşimler?
337 Hz: Kan dolaşımını düzene sokar
537 Hz: Endokrin sistemini düzene sokar (büyüme, gelişme, cinsellik, metabolisma ilşe alakalı hormonal denge)
625 Hz: Böbrek fonksiyonları
635 Hz. Hipofiz bezi (pituary)
654 Hz: Pankreas
662 Hz: Epifiz bezi (pineal)
696 Hz: Kalp
751 Hz: Karaciğer
763 Hz: Tiroid
764 Hz: Sinir sistemi
835 Hz: Bağışıklık sistemi
1335 Hz: Adrenalin, stresle mücadele
1565 Hz: Ruhsal şifa
—————
528 Hz frekansı tüm evreni şifalandıracak kapasitede mucizevi titeşimlere sahiptir. DNA onarıcı gücü vardır. 396 Hz korkulardan arınmamıza, 741 Hz farkındalığın artmasına ve uyanışa geçmemize, 582 Hz ruhumuzla bağlantıya geçmeye yarar.
—————–
DNA’yı Onaran İyileştirici Frekans– 528 hz
Harvard mezunu ödüllü doktor Dr. Horowitz’e göre sevginin özel renk ve sesleri mevcut. Eğer bu doğru frekansta yayın yapılırsa, kalplerin açık olmasına, barışın sağlanmasına ve şifanın hızlandırılmasına yardımcı olabilir. Sevgi frekansının 528 Hz olduğu ve bunun da 6 yaratıcı frekans arasında yer aldığı ispatlanmış durumda. Bu 528-frekansı notada Mi notasına denk gelir ve Latincede “Mi-ra-gesterum” sözünden çıkar, anlamı ise “mucize”dir. Mi-528 tepe çakrayı temsil eder. Genetik mühendisleri DNA onarımını bu frekansı kullanarak yaparlar.
Normalde notalarda kullandığımız Si, genel kullanımda 523.3 Hz iken, DNA onarımı esnasında bunu 528 Hz’e çıkararak kullanırlar. Bu antik zamanlardan kalma Solfej Skalasıdır.
Modern bilimde vücuttaki elektromanyetik alanlar (Aura) bir takım biyolojik süreçler esnasında gözlenir, hücrelerin bölünüp yenilenmesi gibi… Antik çağlarda, Gregoryanlarda, Himalaya, Moğol yada Tibet yerlilerinde şifa amaçlı kullanılan müzik aletlerinin de aynı frekansı çıkardığı tespit edilmiştir. Yine ağızdan çıkarılan ses tonlamalarının da aynı frekansa denk gelmesi şaşırtıcı olmamalı. Bu, vücuttaki resonansı artırıp titreşimlerin belli bir seviyenin üzerine çıkmamasına yardımcı olur. Bu sayede sadece şifa bulamkla kalmaz, doğa üstü sayılabilecek bir takım gizli kalmış yetilere de kavuşmuş oluruz.Alıntı.                                                                                      Son zamanlarda sevginin titreşimini temsil ettiği söylenen 528 Hz frekansında müzik dinlemek moda oldu. Sadece bununla bitmiyor.  174 Hz ile Topraklama, 396 Hz ile Bırakma, 639 Hz ile Bir Olma, 741 Hz ile Sezgilerin Güçlenmesi, 852 Hz ile koşulsuz Sevgi gibi başka frekanslar da var.
Peki, 528 Hz içimize huzur verip, bizi iyileştirme gücüne, diğer frekanslar da kendi çaplarında pek çok etkiye sahipken, neden şu anda dinlediğimiz tüm müzikler 440 Hz frekansına ayarlı? Buna kim ne zaman karar vermiş ve müzik nasıl olmuş da tekelleşmiş? Dinlediğimiz müziklerin altında hiçbir zaman komplo teorisi arama ihtiyacı duymayan bizler, “müzik ruhun gıdasıdır” diyerek ne kadar zamandır zehirleniyoruz dersiniz?
Haydaaa… Yediklerimiz, içtiklerimiz, aşılar maşılar derken bir müzik eksikti değil mi?
Günümüz psikopatolojisi, siyasi yozlaşma, genetik bozulma ve kültürel yozlaşmayla geleneksel değerlerin kayboluşunun ve hastalıkların artmasının altında yatan müzikal gerçeği öğrenmeye hazır olun o halde.
Her şey “Standard Tuning” dediğimiz müziğin A=440 Hz’e sabitlenmesi ile başladı. Bunu yapan ise müziği askeri anlamda ticarileştiren Rockefeller Grubu. Müzik endüstrisinin bu standart frekans ile tekelleşmesi, kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, kedere sürüklemenin, psikososyal kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlamış ve bunlar sonucunda artan hastalık oranları ve mali krizler sayesinde de Gruba üye ticari şirketlerin kâr elde etmesinin etkili yollarından biri olmuştur.
Alternatif müzik frekansı olan A=444 Hz (C=528 Hz) ise bastırıldı. Bastırılan bu frekans, yani “iyi titreşimler” ise her türlü hastalığı ve stresi iyileştirebilecek güçtedir. Ama ne yazık ki önce sansürlenmiş, daha sonra ise standartlar değiştirilerek unutturulmaya çalışılmıştır.
Titreşimler tüm hayatımızı etkiler. Özellikle de hücrelerimiz iyileşmek ve yenilenmek için düzenli titreşim halinde olmak durumundadır. Titreşimlerin gücüyle “karanlık” ya da “aydınlık” tarafa geçmek mümkündür. Suya güzel şeyler söyleyince moleküllerinin güzelleştiğini hepimiz biliyoruz. Bedenlerimizin %80’ine yakını sudan ibarettir ve su, süper-iletken sıvı kristal bir yapıya sahiptir.
Günümüzde modern müziği kafa şişirici ve saldırgan bulan pek çok kişi var. Pek çoğumuz duygusal olarak bu tarz müziklerden olumsuz etkileniyoruz. Standart Anglo-Amerikan müzik aletleri ve sesleri ise kitlesel histeri yaratmak üzerine akortlanmaya devam ediyor.  Tarih boyunca savaş çıkaran, inanılmaz kârlar elde eden ve nüfusu kontrol altında tutmaya çalışan güçler mevcut oldu. 1770’de Rothschild, İlluminati planlarını başlattı. Amacı bankalar aracılığıyla yaratılan bir network ağı ile kendisi ve yandaşları tarafından yönetilecek küresel bir dünya sistemi kurmaktı. Öyle bir güç ki tüm uluslararası kurumsal şirketleri ve hatta hükümetleri yönetecekti. Bu sayede Amerikan hazinesi başta olmak üzere dünyanın sayılı ülkelerini avuçlarının içine aldılar.
Işık ve ses, üretilebilen ve ölçülebilen matematiksel frekans değerlerine sahiptir.  Şimdi komplo teorilerine kulak asacak olursak, bu mutlak güç, biyoenerjetik yolla, belli frekans ayarları ve elektromanyetik manipülasyonlarla “bilincimizi” kontrol altına alırken biyolojimizi, psikolojimizi ve davranışlarımızı değiştiriyor.
Askeri Müzik
1913’te Rothschild, Amerika’daki üçüncü en büyük bankasını kurdu (Federal Reserve Bank).  Ona Rockefeller ve J.P. Morgan yardım etti. Bu ikisinin tüm yatırımları 1865’den bu yana Rothschild tarafından finanse edildi. 1. Ve 2. Dünya Savaşları sırasında banka kartelleri inanılmaz kârlar elde ettiler. 1914’te Alman Rothschild Bankası, Alman hükümetine, İngiliz Rothschild Bankası İngiliz hükümetine ve Fransız Rothschild ise Fransızlara para yardımı yaptı (borç verdi).   Bunlara Almanya’da Woff, İngiltere’de Reuters ve Fransa’da Havas destek verdi. 1. ve 2. Dünya Savaşları arasında müzik frekansları üzerine bilimsel araştırmalar yapıldı. Rothschild ve Rockefeller çalışması ve Amerikan Donanması işbirliği ile “savaş-çıkaran” frekanslar üzerinde çalışıldı. Amaç kitleleri kontrol altında tutmak ve psikopatoloji, duygusal çöküş ve kitlesel histeri yaratmaktı.
Akustik enerji araştırmacıları, ses mühendisleri ve drama uzmanları ile akademik olarak çalışmalar başlatıldı. Aynı tarihlerde fabrikalarda ses düzenleri kurularak çalışanların duygusal motivasyon kazanması ve fabrikadaki aletlerin seslerinden etkilenmemeleri sağlanıyordu.
2. Dünya Savaşı sırasında ise Savunma Bakanlığı işbirliği ile havadan yapılan operasyonlarda bu ses frekansları etkili şekilde kullanılmaya başlandı. Buna radyolar da dâhil oldu.
Daha sonra ise haritanın batısında standart müzik ayarı A=440Hz’e sabitlendi.
İlk çalışmalar Elvis ve İngiliz grup British Invaders ile başladı. Bunu Beatles takip etti. Beatles’in bir konseri İsrail’de iptal edildi, sebebi ise “kitlesel histeri yaratması, cinsel istekleri tetiklemesi ve saldırganlığı tırmandırması” olarak belirtildi. Bunda Mossad’ın İngiliz Kraliyet ailesini yakın takibe alması önemli rol oynadı. 1938’de Rockefeller Grubu İngiliz-Amerikan radyosu ve televizyon kartelleri kurarak Nazi hareketiyle Yahudi düşmanlığı başlattılar. 1957’de Kanada’da ergen yaştakileri saldırganlaştıran müzik yayınları yapılmaya başlandı ve çok etkili oldu. Elvis’in menejeri Amerikan Ordusuna hizmet eden bir Albaydı ve Avrupa göçmeniydi.
1.Dünya savaşı sırasında Rockefeller tarafından yönetilen askeri radyolar devreye girdi ve bütün ekipmanlar seferber edilerek radyo tekeli kuruldu. Radyodan savaş esnasında gönderilen komutlar hiç son bulmadı.  Amerikan Donanması, General Electric işbirliği ile 1919’da kendi ulusal radyosunu kurarak bu tekele alternatif oluşturdu ve bugünkü Amerikan Radyosunu (RCA) doğurdu.  Askeri tabanlı kartelde RCA, AT&T, General Electric, Westinghouse gibi şirketler yer aldı. Bu oluşum enerji endüstrisi, biyoenerji ve elektro-genetik ve soyaçekim üzerinde faşist bir baskı kurdu. Daha sonra Ulusal Yayıncılık (NBC) ve AT&T ile radyo, televizyon ve telefon zinciri tekelleşti.
1938’de frekanslar standarda sabitlenmeden önce, mekanik olarak dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya yönelik araştırmalar başladı. Bu sayede kitlelere ticari ilgi alanları önceden dayatılabilecekti. Bu araştırmalar derhal kitlelerin ikna edilmesi için kullanılmaya başlandı.
Aynı sistem eğitim için de kullanılmaya başlandı: “Programlanabilir Zihin Setleri”. NBC ve CBS arasındaki ticari çekişme halkın üzerinde türlü deneysel çalışmalar yapılmasına neden oldu. Kendi taraflarına daha fazla takipçi çekebilmek uğruna halk üzerinde çeşitli ses efektleri kullanılarak psiko-galvanometre denemeleri yapıldı.  Bu ölçümlere göre de halkın nasıl yönlendirileceği tayin edildi.
A=440 Hz
Sahnedeki, televizyondaki ve radyodaki elektronik ses yeterince akıcı değildi. 1910’da A=440Hz standardı Amerika’da sınırlı başarıya imza attı. Avrupa’da ise sıfıra yakın… Müzik endüstrisi de işin içine dahil edilmeliydi. Bu yüzden çalışmalar başlatıldı. İlk olarak İngiliz Standartları Enstitüsü A=440Hz’i kabul etti. Bunda Rockefeller-Nazi konsorsiyumu etkili oldu. O sıralarda İngiltere-Almanya savaşı çıkmak üzereydi.
A=440Hz, petrokimya ve ilaç devleri tarafından finanse edilerek  2. Dünya Savaşında kullanıldı. Hitler’in Almanyası Polonya’yı işgal ederek savaşı başlattı. Tüm dünyadaki müzisyenlerin başkaldırmasına karşın bu standart Nazi propagandalarıyla Hitler karşıtı tüm ülkelerde kafadan kabul edildi.
Yapılan tüm araştırmalar A=440Hz’in insanların kalp ve kuyruk sokumu arasındaki enerji merkezleriyle (çakralar) uyumsuz olduğunu gösterdi. Tersine kalp üzerindeki çakraların ise uyarıldığı gözlendi. Teorik olarak, titreşimler egoları ve sol beyni tetikliyordu. Ancak sağ beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyordu. 3.Göz denen çakranın kapanmasıyla da insanoğlu farkındalığını hiçbir alanda kullanamaz hale gelecekti.
Metafiziksel olarak, A=440 Hz ile A=444 Hz arasındaki interval, müzik âleminde “Şeytanın İntervali” olarak kabul edildi. Bunun nedeni ise ahenkten uzak, iğrenç denilebilecek bir tınının bu iki notanın aynı anda çalınması ile ortaya çıkması idi.
Bundan önceki müzik çalışmalarında yer alan A=444 Hz’in ise doğayla ve insanla daha uyum içinde olduğu gözlemlendi. Eğer insanoğlu spiritüel olarak bastırılırsa, A=444 Hz’in (C=528 Hz) müziksel tınısı dini olarak kabul edilmezdi, öyle de oldu. Bu kiliselerin de işine gelmiş oldu.
Günümüzde ise pek çok aklı başında ve duyarlı müzisyen akortlarını ve dijital ayarlarını 444 Hz’e göre yapmaya başladı. Ancak bunların sayısı az miktarda iken, başta Madonna olmak üzere pek çok ünlü, standart tınılarla, nakaratlarla ve özel olarak imal edilmiş parça sözleriyle gençliği programlanabilir insanlar haline getirmektedir. Müzik biyoenerjetik olarak titreşimlerinizi ele geçirerek, bilinçaltınızda hâkimiyet kurarak, vücut kimyasını, psikonörolojiyi ve insan sağlığını denetim altına alabilir. Alıntı.
Organik müzik ruhun gıdasıdır.