Abdal'ın
biri çıktığı gezide bir köye uğrar. köy halkına nerede kalabileceğini sorar.
köylüler ona köyün şakir ve haddad adında iki zengini olduğunu söylerler ve
şakir'in evini tarif ederler. şakir abdalı evinde ağırlar, yedirir, içirir.
abdal gezisine devam etmek için evden ayrılırken şakir'e "bu kadar zengin
olduğun için şükret" der. şakir ona "bu da geçer ya hu" der.
Abdal aklında bu cevapla yollara düşer. birkaç
yıl sonra aynı köye uğradığında şakir'i ziyaret etmek ister. fakat bir sel
felaketinde şakir'in tüm varlığı yok olmuştur. şakir artık haddad'ın yanında
hizmetçi olarak çalışmaktadır. şakir abdalı yoksul evinde ağırlar bu sefer.
abdal ne kadar üzgün olduğunu anlatınca, şakir ona "bu da geçer ya
hu" der yine.
Abdal yine yollara düşer. aradan yıllar
geçtikten sonra yine aynı köye şakir'in yanına gider. haddad ölmüş, kimsesi
olmadığı için tüm varlığını şakir'e bırakmıştır. abdal sevinçlidir, şakir'in
ise cevabı hazırdır: "bu da geçer ya hu". abdal yollara düşer...
yıllar sonra dostu şakir'i yine ziyaret etmek istediğinde şakir'in öldüğünü
öğrenir. mezarına gider. mezar taşında "bu da geçer ya hu"
yazmaktadır.
Abdala yollar görünür... gezer gezer
gezer... "ölümün nesi geçer ki" diye düşünmektedir bir yandan da. bu
sefer köye uğradığında şakir'in mezarını yerinde bulamaz. yaşanan sel felaketi
sonrası mezar da dahil olmak üzere her şey yok olmuştur. ( Ya Hu, Allah'ın bir
adıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder