Çekim yasası, bilinçaltındaki korkularınızı hayatınıza
getiriyor. Eğer ilişkilerinizde mutlu olmak istiyorsanız, korkularınızı ve
duygularınızı değiştirin. Evet bu hiç kolay değil ama imkânsız da değil.
Hayatımızı kendi yarattığımız hapisanemizde yaşıyoruz.
Üstelik kendimizi özgür zannediyoruz. Bu hapisanenin gardiyanı da mahkûmu da
müdürü de yine kendimiziz. Ne tuhaf...Bilinçaltınızda yer eden korkuları
hamarat bir şekilde hayatınıza getiriveriyor. Örneğin eğer siz de "Bütün
erkekler aldatır, hepsi şerefsizdir," diyen kadınlardansanız, işiniz var
demektir. Artık bilinçaltınıza kadar işlemiş büyük bir yaranın ya da güçlü
olumsuz duyguların sonucu olan bu inancınızı bir kez uykuya dalarken, bir kez
de sabah uyanırken evrene otomatik olarak yayarsınız. Ve evren de sizi kırmaz.
Hayatınıza sizi aldatma eğiliminde olabilecek, şerefsiz ne kadar erkek varsa
getirir, önünüze dizer. Biriyle şansınızı denersiniz. Sonunda sizi aldatır. Ve
onu güç bela unutup bir başka erkekle birlikte olursunuz. O da benzer bir
senaryoyla sonuçlanır. Sonra da deneyimlerinize bakar çıkarımda bulunursunuz:
"İşte haklıyım, gördünüz mü? Hepsi de aldatıyor." Sonuç? Korkularınız
daha da derinleşir ve kökleşir. Böylelikle çekim yasası daha da kolay aldatacak
erkekleri size taşımaya devam eder. İşin kötüsü, bu duygunuz kuvvetlendikçe,
artık etrafta sadece size ait olabilecek bir partnerin varlığına bile inanamaz
hale gelirsiniz. Ve sırf bu yüzden, size sadık olabilecek kişilerle aranıza
adeta görünmez bir duvar örersiniz. Hatta onlara âşık olamazsınız.
Bilinçaltınız karmaşık yapısıyla ve inatla, sizi aldatabilecek erkeklere âşık
eder. Ütopik geldi öyle değil mi?
Normalde beyin dalgalarımız saniyede 14-21 dalga aralığında
hareket eder. Bunun hızını aşağıya çekmek için meditasyon yapmak, namaz kılmak,
duygularınıza güçlü bir şekilde odaklanarak dua etmek, monoton bir yolda araba
kullanmak, dikkatle duygusal bir dizi seyretmek yeterlidir. Öyle atla deve bir
şey değildir. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar ölçülmüş ve test edilmiş.
Sabah güneş doğmadan önce uyanırsanız, bir şey yapmanıza
gerek yok. O anda aktif olan duygularınıza uygun olayları hayatınıza otomatik
olarak çekebilirsiniz. Bir de yatarken... İşte o yüzden sabah namazları yada
duaları( herkes namaz kılmayabilir bu çok doğaldır, Allah'la kulun arasına
girilmez) daha makbuldür. Beyin dalgalarınız evrensel rezonansa uygun hale
gelir. Sistemi harekete geçirirsiniz. Ama bu durumda, bilinçli olarak pozitif
duygular beslemelisiniz. Pozitif düşünmek yetmez. Kendinizi çok iyi de
hissetmelisiniz. Ancak o zaman çekim yasası çalışır.
Bazen çok güzel bir kadının yanında istikrarsız bir adam
görürsünüz. İlişki ciddiye binerken, işi uzatırlar. Bir türlü evlilik yolunu
açmazlar. Aradan iki-üç sene geçer. Güzel kadın artık pes eder. Uzun bir bitiş
konuşmasının ardından adamdan ayrılır. Ve işin en hazmedilemez yanı başlar.
Aynı adam sadece üç-dört ay sonra bir başka kadınla düğün hazırlıkları
yapıyordur. Ne olmuştur da bu adam birdenbire fikrini değiştirmiştir? Üstelik
yeni kadın eskisinin yanından bile geçemeyecek kadar vasattır. Fark nedir
biliyor musunuz? Bir tanesi bilinçaltında korku yayarken, "İlişkiler
evliliğe gitmez" ya da "Evlilik kötü bir şeydir" duygusu ya da
benzeri bir korku taşıyordur. Diğeri kendine güvenlidir. Eğer siz de
ilişkilerinizde mutlu deneyimler yaşamak istiyorsanız, korkularınızı ve
duygularınızı değiştirin. Hiç kolay değil ama olsun... İmkânsız da değil.
Sadece deneyin. Ve sonuçlarını görün. Kendi hapishanenizden kurtulun. Bu her
konuda böyledir korktuğumuz her şeyi hayatımıza çekeriz, her zaman her konuda
pozitif düşünmeli ve her zaman her konuda olumlu cümleler kullanmalıyız. Bir de
söylemeden geçemeyeceğim bazı insanlar, başı açık gezenin duası kabul olmaz,
namaz kılmayanın duası kabul olmaz gibi olumsuz cümleler kullanarak bizim
enerjinizi düşürmeye çalışırlar, bence bu en cahil davranış biçimidir. Buna
insanlar değil Yaratıcımız karar verir, bu konudaki tek yetkili mercidir.
Önemli olan tek şey temiz kalpli, merhametli ve vicdanlı olmaktır diye
düşünüyorum çünkü benim dualarım her zaman kabul görüyor çok şükür.
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder